Yakamızın Rengi Mutluluk

''Yakamızın Rengi Mutluluk''

Beyaz yakalıysan; sabahları erken kalkarsın, işe giderken ya kravat takarsın ya da topuklu ayakkabı giyersin, güne muhakkak kahveyle başlarsın, işlerinin hiçbir zaman bitmeyeceğini bilmene rağmen her gün inatla “yapılacaklar listesi” hazırlarsın (ya da “to do list” mi demeliydik?) , toplantı “set” edersin, sadece iş konuşup iş düşündüğün “molalar” verirsin, sonlara doğru dakikaları sayarsın, günün sonunda beynin bedeninden daha çok yorulmuş bir halde evine dönersin, haftaları cumayı bekleyerek, ayları da maaş gününü bekleyerek geçirirsin, tüm yıl yazın yapacağın 2 haftalık tatil için çalışırsın…

Ama unutma ki; kurumsal bir hayatın var diye yakanın illa “beyaz” olmasına gerek yok. Hayatın sadece işten ibaret olmadığını bilerek, sana dayatılan bu prototip hayatlara itiraz ederek, hayal kurarak, en az bir hobi edinerek, üretmekten hiçbir zaman vazgeçmeyerek, bildiklerini paylaşarak, insanlardan desteğini esirgemeyerek, egonu kontrol ederek “mutlu yaka” bir çalışan olabilirsin.

İşindeki mutluluğunun iş (çünkü araştırmalar gösteriyor ki işinde mutlu olanlar daha verimli çalışır) ve iş dışı hayatını, sevdiklerini, ilişkilerini, sağlığını, kısacası tüm hayatını etkilediğini düşünürsen anlayacaksın ki “mutlu yaka” olmak hakkın olduğu kadar görevin de. Ve bu görevin deadline’ı ASAP.

O halde bize katıl ve “mutlu yaka” çalışan olmanın yöntemlerini birlikte keşfedelim.

Bu mutluluk yolunu sanat ile beraber yürümeye ne dersiniz? Klinik psikolog ve dışavurumcu sanat terapisti Suzi Amado ile Maslak'ta iş hayatının yoğunluğundan ve stresinden arınıyoruz.

Mekan Sponsoru: Open Up Call